Öfke bile yorgun artık!



En son ne zaman yazı yazmışım diye siteye baktığımda Ekrem İmamoğlu’nun tutukluluk süreci olduğunu gördüm. O günden beri neler değişmedi ki. Operasyonlar, tutuklamalar, olaylar, yangınlar… Ekonomiyi, emekliyi, çalışanı demiyorum bile.

Yorulduk artık. Bıktık. Acıdan, iktidarın “kader” söyleminden, ölümden, sinirlenmekten… Fazlasıyla yordu bu duygular. Hatta onlar bile yoruldu. Baksanıza, belediyelere yine operasyon yapıldı, yine büyükşehir belediye başkanları gözaltına alındı. Birisi tutuklandı. Muhtemelen diğer ikisi de tutuklanacak.

Bu ülkede gündem öylesine süratli, öylesine hızlı ki neyi ne zaman yazacağımız belli olmuyor. Önceden planlamıştım orman yangınlarının yazısını. Onun için buradan devam edeceğim.

Yıl, 2021.

Milas’ta orman yangını çıktı. O yangından dolayı oteller boşaltıldı, insanlar müdahaleye koştu, toplam 9 bin hektar alan zarar gördü. Milas’a kilometrelerce uzaklıkta olan vatandaşlar yaşananları telefondan, televizyondan izledi.

O yangınların sonucunda Milas’taki alanların yerinde lüks evler, oteller yükselmeye başladı. Milyonlarca yılda oluşan doğal denge, bitki örtüleri, canlı popülasyonu rant ve kar hırsı yüzünden birkaç günde yok edildi. 

Bakınız.

2022 yılında yayınlanan Avrupa Orman Yangınları Bildirgesi’ne göre, Türkiye’de 2018-2022 yılları arasında 13 bin 207 orman yangını çıktı. Şimdi kim bilir kaça yükseldi?

Gözümüzün önünde cayır cayır yanan ormanlar doğanın dengesini altüst etti. Rant sahiplerinin salt kar amacı gütmek için yaptığı tahribat geri dönülemez felaketleri beraberinde getirdi. Şimdilerde iktidar sahipleri orman yangınlarına karşı çözüm üretmek için ormanlık alanlara, mesire alanlarına girişi yasaklıyor. Neye yarar ki? Ne fayda sağlayacak ki?

İnsanların yaşam alanlarına müdahale ederek mi yangınlar sönecek yoksa Diyanet İşleri Başkanı gibi dua ile mi çözüm bulunacak? Ya da akla, bilime, vicdana uygun kalıcı çözümlerle mi yangınlar giderilecek?

Hangisini yapacağız. Bir karar verelim.

Dikkatiniz çekerim.

Bu ülkede geçmiş yıllarda orman köylüleri vardı. Ormanları koruyorlardı, olası yangınlara ilk müdahaleyi yapmak onların sorumluluğuydu. Bu, yasal olarak zorunluydu. Ama o orman köylülerini kaldırdılar. Yetmezmiş gibi bir dönem uçakların olmadığını söyleyen kerameti kendinden menkul bakanımız bile vardı. Şimdi kim bilir nerede, ne yapıyor? Acaba yangınları gördüğünde ne düşünüyor?

Kimilerinin aç gözlülüğü, para hırsı, lükse düşkünlüğü yüzünden bu ülkenin ciğerleri yok ediliyor, yağmalanıyor. Bir de zeytinlik meselesi var. Ne diyeyim ki? İçim acıyor. Üzülüyorum.

Bizler sadece üzülmekle kalırken Ak Parti’nin grup başkanı zeytinlikler sorusuna sinirleniyor, öfkeleniyor ve “Şu Ak Parti’ye bir teşekkür edin” deyip zeytinlik sayısını artırdıklarını söylüyor. Ama Kaz Dağları’nda yaşananları, Trabzon’da yok edilen doğayı, Salda Gölü’nü, Murat Dağı’nı söylemiyor. Bilmiyorlar ki gün gelir doğa da konuşur. 

Daha yeni Daha eski