Yeni Türkiye’de dimdik yaşayan tüm kadınlara armağanımdır!



Yıl, 1857.

Sofluzedeler ailesinden Feyzullah Ağa ile Ayşe Hanım’ın tek kızı olarak Langaza’da dünyaya geldi. Muhafazakâr bir insan olarak yetişti. Okuma ve yazmayı öğrenmesinden dolayı “Molla” lakabını aldı. Osmanlı’da gümrük memuru olarak çalışan Ali Rıza ile tanıştı, birbirlerini sevdiler ve evlendiler.

1876 yılında Çayağzı’nda yaşam mücadelesi verdiler. Zira Çayağzı bir yerleşim yeri değildi sadece görevlilerin kaldığı birkaç ev ve gümrük noktasından oluşan bir yerdi; yaşam şartları çok ağırdı.

O, rahat bir doğum yapmak için Selanik’e gitti ve 1881 yılında Mustafa isminde bir erkek bebek dünyaya geldi. Ali Rıza’nın 1893 yılındaki vefatından sonra Ragıp Bey ile ikinci evliliğini yaptı. Bu evlilik anne ve oğulun arasını açtı. Görüşmediler. Aradan zaman geçince bu ayrılık sona erdi.  Mustafa subay olduktan bir süre sonra I. Dünya Savaşı başladı. Zübeyde Hanım memleketine veda etti. Milli Mücadele dönemi başladığında Mustafa Kemal cepheden cepheye koşarken 1920 yılında oğlunun idama mahkum edileceği söylentileri çıktı, Zübeyde Hanım kısmi felç geçirdi. 1922’de buluştular. Zübeyde Hanım bu birlikten bir yıl sonra 14 Ocak 1923 tarihinde 66 yaşında vefat etti. Cenazesi İzmir Karşıyaka’daki Ferik Osman Paşa Camii avlusuna defnedildi.

1888’de doğdu.

Eşiyle birlikte Balkan Savaşı’nda cephede çarpışmış, I. Dünya Savaşı çıktığında da eşiyle yolları ayrılmak zorunda kalmıştı. Kendisi 10 kadını örgütleyerek Edirne’de, eşi de Kafkas Cephesi’nde mücadele vermeye başladı. Eşi Binbaşı Ahmet Bey’in Sarıkamış’ta şehit olduğunu öğrenince Binbaşı Ahmet Bey’in memleketi olan Van’a gitti. Orada kaldı.

Onun orada olduğu sıralarda Milli Mücadele başladı. Mustafa Kemal 1919 yılının temmuz ayında Erzurum’da bir kongre topladı. Mustafa Kemal’in Erzurum’a geldiğini öğrenen yürekli kadın, harekete geçti simsiyah kıyafetleriyle siyah atına binip Erzurum’a doğru hareket etti. Erzurum’a vardığında Mustafa Kemal’in Sivas’a gittiğini öğrendi ve onunla görüşmek için Sivas’a gitti. Lakabını da burada Mustafa Kemal’den aldı: Kara Fatma.

Mustafa Kemal’le görüştükten sonra onun emriyle İstanbul’a gitti. Topkalı Pir Mehmet ve Laz Tahsin ile görüşüp 15 kişiden oluşan birlik kurdular. Zamanla birlik genişledi ve 700’ü erkek, 43’ü kadından oluşan bir orduya dönüştü. Onların komutanı oldu. Milli Mücadele bittikten sonra üsteğmen rütbesiyle emekli oldu ve Soyadı Kanunu sayesinde Fatma Seher ismini aldı. Emekli maaşını Kızılay’a bağışlayan Fatma Seher, 67 yaşında öldü ve Kasımpaşa’daki Kulaksız Mezarlığı’na defnedildi.

Yıl, 1898.

Kastamonu’nun Duruçay köyünde doğdu. Babası ve annesine karşı gelerek Milli Mücadele dönemine katıldı hatta bunun için saçlarını kazıttı, erkek kılığına girerek milis güçlerin arasına katıldı. Arkadaşları yıllarca “Halim” diye seslendi. Ordunun lojistik işlerini yürüttü. İnebolu Limanı’ndan Ankara ve Adapazarı’na öküz arabalarının üzerinde silah ve mühimmat taşıdı. Milli mücadelenin en soğuk günlerinde buz gibi havada kar yağıyor diye üzerindeki paltosunu çıkartıp, cephanenin üzerine örttü. Mustafa Kemal bunu öğrendi, etkilendi; “Üşümüyor musun?” dedi. Halim; “Benim üşümem önemli değil. Bu cephane belki de binlerce askerimizi koruyacak” dedi. Mustafa Kemal kimliğini istediğinde gerçeği gördü. O bir kadındı. Halime Çavuştu.

1921 yılında Yunan savaş gemilerinden gelen şarapnel ayağını parçaladığı için ordudan ayrıldı. Milli Mücadele bittikten sonra Çankaya Köşkü’nde Mustafa Kemal’in elinden İstiklal Madalyası aldı. Mustafa Kemal’in manevi kızım ol teklifini kabul etmedi ve Kastamonu’ya döndü. Soyadı Kanunu ile Kocabıyık soyadını aldı. Halime Kocabıyık 78 yaşında 1976 yılının 20 Şubat’ında vefat etti. Bugün mezarı memleketi Kastamonu’nun Duruçay ilçesinde…

22 Mart 1913 yılında Bursa Vilayet Başkatibi Hafız Mustafa İzzet Bey ve Hayriye Hanım’ın kızları olarak doğdu. Babası jön Türk olduğu iddia edilerek Edirne’ye sürüldü. Anne ve babasını çok küçük yaşta kaybedince ağabeyi Neşet tarafından büyütüldü. Okumak istiyordu. Bunun için Hünkar Köşkü’nde konaklayan dönemin Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal’in yanına kadar gitti. Mustafa Kemal de kendisini evlat edindi ve Ankara’ya götürdü.  Çankaya İlkokulunu bitirdikten sonra bugünkü ismiyle Robert Lisesi’nden mezun oldu. 1934 yılındaki Soyadı Kanunu sayesinde Sabiha Gökçen ismini aldı, Türkiye’nin ilk kadın pilotu oldu. 22 Mart 2001’de GATA’da kalbine yenik düşerek vefat etti.

7 Mart 1991 tarihinde Bolu’nun Mengen ilçesinde dünyaya geldi. Ailesi ile birlikte İstanbul’a taşındıktan sonra Beşiktaş’taki Bingül Erdem Anadolu Lisesi’nde okumaya başladı. 16 yaşında Cem’le tanıştı, arkadaş oldu. 3 Mart 2009 tarihinde Cem Garipoğlu tarafından öldürüldü. Yapılan otopsi incelemesinde Münevver Karabulut’un vücudunda 29 kesik olduğu ve sperm örneklerinin bulunduğu tespit edildi. Cem Garipoğlu olaydan 197 gün sonra bulanabildi.

22 Ekim 1995 tarihinde Mersin’in Tarsus ilçesinde dünyaya geldi. Psikolog olmak istiyordu. Ailesinin de desteğiyle yüzde 50 bursla Çağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Pskiloji bölümüne kaydoldu. 19 yaşında 11 Şubat 2015 tarihinde bir akşam vakti otobüse bindi. Bu otobüste tecavüze uğradı ve bedeni yakıldı. Özgecan Aslan’ın ölümüyle ülke çapında gösteriler düzenlendi. 16 Şubat 2015 tarihi Türkiye’de “Kara Pazartesi” olarak anıldı.

28 Mayıs 2018’de Şule Çet Ankara’daki bir otel odasında önce tecavüze uğradı sonra öldürüldü. Ayşenur Halil 5 Ekim 2024 tarihinde Semih Çelik tarafından kafası ve dili kesilerek öldürüldü. Aynı kişi İkbal Uzuner’i de Fatih’teki surlardan aşağı atarak öldürdü.

2000 yılında doğan Teğmen Ebru Eroğlu Kara Harp Okulu’nu birincilikte bitirdi. Mustafa Kemal’in kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nde tıpkı Kara Fatma ve Halime Çavuş gibi asker olmak istedi. Yemin töreninde “Mustafa Kemal’in askeriyim” dediği için ordudan ihraç edildi.

Ben bu satırların ilk bölümünü yazarken duyulandım, gözlerim doldu. İkinci bölümünü yazdığımda içimden geçenleri kelimelere döksem yolum Silivri’ye düşerdi. Yazmadım. Ama şu kadarını yazabilirim: İşte Türkiye fotoğrafı. Bir yanda Milli Mücadelede ve sonrasında tarih yazanlar diğer yanda öldürülen kadınlar…  

Kimilerinin “Alışacaksınız” dediği Yeni Türkiye bu. Bu kadar olaya rağmen Özgecanların, Şulelerin, Münevverlerin, İkmallerin ve daha yüzlercesinin bıraktığı yerden hiç bıkmadan, yılmadan ve usanmadan yaşayan ve onlara uygulanan zulme karşı bugün dahi ayakta dimdik duran başta babaannem, annem ve kardeşim olmak üzere tüm kadınlara bu yazıyı armağan ediyorum…

 

Daha yeni Daha eski