Bazen ofiste değil de evde çalışmak güzel oluyor. Özellikle Ramazan ayında hem yoldan tasarruf etmek hem de uykudan avantaj sağlamak önemli.
Bu tarihi
günde de evdeydim. Sabah 8.30’da başlayan mesai için 8.10’da uyandım ve
telefonu elime alıp, ne olmuş ne bitmiş diye birkaç dakikalığına bakmak
istediğimde telefona ilk gelen bildiri “İmamoğlu gözaltına alındı” oldu. Haberi
görünce yataktan fırlamamla iş başına geçmem arasında en fazla 3 dakika vardır.
Bu satırları
yazmadan önce 8.30’da başlayan mesaiyi 19.00’da bitirebildiğimi ve bugün normalin
dışına çıktığımı belirtmeliyim. Zira normal bir durumdan geçmiyoruz. 16 milyonluk
kentin ve kim bilir cumhurbaşkanı adayının hatta aday olur ve seçilirse bir
cumhurbaşkanın yargılanmasına tanıklık ediyoruz.
Yaşadıklarımız
ve yukarıda yazdıklarım demokrasi ve hukuk açısından fazlasıyla ürkütücü olmakla
beraber 3.sınıf demokrasilerde görülen tablodan farklı değil. Basın vardır ama
yazamaz, hukuk vardır ama güven vermez, seçim vardır ama sonucu şüphelidir,
anayasa vardır ama inandırmaz.
Buraya geldik!
3.sınıf
demokrasi ülkesi olduk.
Yargıya
güven kalmadı, medyaya özgürlük kayboldu, anayasa inandırıcılığını yitirdi. Bugün
3.sınıf demokrasiye kavuşan Türkiye’de, CHP’li bir büyükşehir belediye başkanı
gözaltına alındı. Peki bunda CHP’nin hiç mi suçu yok?
2017
yılındaki mühürsüz oylar kabul edildiğinde, Ekmeleddin İhsanoğlu’nda, 2023
yılında yapılan genel seçimlerde…
CHP
kendi eliyle bugünleri ördü.
Biliyorum
buralardan çok su aktı, çok zaman geçti ama o geçen zaman bu hale getirdi. Eski
gitmek yerine günümüze dönelim.
Ahmet
Özer gözaltına alındığında amacın Ekrem İmamoğlu’nun adaylığının önünü kapatmak
olduğunu yazmıştım. Gazeteciler gözaltına alındığında, Rıza Akpolat tutuklandığında
hep aynı şeyi söyledim: 23 Mart’a kadar sıra dışı gelişmeler olabilir diye. Oldu
da.
CHP’ye
yapılanlara muhalefet hep sessiz kaldı. Meslek odaları, sivil toplum örgütleri,
siyasi partiler… CHP de farklı değildi. Tivit atarak olacağını düşündü, öyle
sandı. Olmadı. CHP içinde ve muhalefette çıkarlar, ilişkiler, kişisel
menfaatler hep önde geldi.
Erdoğan
ve Bahçeli bir siyasi strateji kurdu, muhalefet buna uydu. Günün sonunda halk
kaybetti. Ekonomide, eğitimde, sağlıkta… Ama en fazla da yargıda…
Eğer
bugün belediye başkanları tutukluysa sebebi budur işte. Ekrem İmamoğlu bugün
herkesin, hepimizin gözü önünde gözaltına alındıysa, iş adamlarına hapis
isteniyorsa sebebi burada gizlidir. 2017’de kabul edilen referandum, 2023’te
istenmemesine rağmen aday yapılan Kemal Kılıçdaroğlu, çıkarlar, kişisel hırslar,
ilişkiler…
Eğer muhalefet,
muhalefet gibi davranmazsa çıkarları, kişisel hırsları bir yana bırakmazsa;
sivil toplum örgütleri, meslek odaları destek vermezse bu ülke daha çok
tutuklama görür, demokrasi daha çok kaybeder.