Bizim ülkede türkü hep aynı çaldı hep de aynı çalacak: “Ah vah..!”


Artık eskisi gibi telefonda müzik dinlemiyorum. Hem dinlediklerim sıradanlaştı hem de kulağıma güzel gelen, beni etkileyen bir şarkı bulmak zor oluyor. Türkiye gibi aslında. Zira bizim ülkede de hep aynı şarkı çalıyor. Soma’da, Çorlu’da, Erzincan’da, İzmir’de, Van’da, Kastamonu’da, Pamukova’da, Aladağ’da ve son olarak Kartalkaya’da.

Dün olduğu gibi bizi yönetenler aynı şarkıyı çalıyor. Bu ya sabır oluyor ya kader… Benim kulaklığı takıp eskisi kadar dinlemediğim şarkılar bana bir şey kaybettirmiyor ama tedbirsizlik, ihmalkarlık, eğitimsizliğin faturasını bu ülke her seferinde en ağır bedellerle ödüyor. Bazen 301 bazen 644, bazen 25, bazen 9 bazen de 12… Bu yazdıklarım bir rakam değil, insan canı.

İnsanları kaybederken düşen ateş ilk başta tüm ülkeyi sarsa da sonrasında herkes kenara çekiliyor, yola aynı şekilde devam ediyor. Bizim kafamızın içine taktığımız kulaklık hep aynı şarkıyı çalıyor ve bunu herkes ortak bir şekilde dinliyor, herkes aynı türküyü paylaşıyor. Ama günün sonunda bakıyorsunuz değişen yok.

Düşününüz. Bugün -Allah korusun- Çorlu’da aynı yerde yeniden bir tren kazası olsa, Soma’da yine bir maden ocağında işçiler ölse, İzmir’de yine bir deprem olsa, Amasra’da, Van’da, Pamukova’da, İstanbul’da… Buralarda yine aynı acılar yaşansa ne değişecek? Günün sonunda kim, hangi dersi ne kadar aldı?

Bugüne kadar yönetenler sorumluluk almadı ama yönetilenler de o kişilere gerekli bileti kesmedi. Durdu, izledi. Günlerdir her yerde, herkeste hep aynı paylaşım: Yüzlerce ölü ve sıfır istifa. Peki o istifalar olmasa da görevi veren sizler bu görevi neden almadınız? Demokrasinin iş vereni olan toplum hatalı işler yapıldığı halde aynı türküyü dinlemeye neden devam etti?

Evinizde, işinizde veya özel hayatınızda yapılan bir hatada veya yanlışta içinizi endişe, panik hatta olayların durumuna göre korku hissi kaplarken yüzlerce insanın ölümünü gördüğünüz halde, duyduğunuzda, okuduğunuzda neden kafanızdan siliyorsunuz?

Unutmak mı kolay geliyor yoksa “rahatlık” mı çok keyif veriyor? Dediğim gibi benim dinlemekten sıkıldığım müzikler, izlemekten bıktığım videolar en fazla bana zaman kaybettirir ama sizlerin bu tutumu ülkeye gelecek kaybettiriyor.

İletişimi kaybetmek!

Yaşananlardan sonra en zoru oturup bu haberleri yazmak. Zira ölenler ve yoluna eksik devam edenleri ulaştırmak kolay olmuyor. Kimisi anne veya babasını kimisi çocuğunu/çocuklarını kimisi arkadaşını, dostunu, sevgilisini kaybediyor. Acının tarifi değişmezken sorumluların tutumu da değişmiyor.

Bir yandan Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’a diğer yandan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’a bakıyorum; medyanın da etkisiyle acıları bir kenara bırakıp kabahatli arıyor.

Bakınız.

İstediğiniz kadar suçlu arayın değiştiremezsiniz. O veya öbürü derken insanlar ölüyor, hayatlar bir gecede hatta birkaç saniye içerisinde yok oluyor. Siyasiler suçlu aramak yerine iletişim kurmayı, ayrım yapmadan kriz masası oluşturmayı bilse her şeye rağmen birçok şeyin önüne geçilebilir. En azından bundan sonraki olaylar için ciddi önlemlerin alınması sağlanabilir.

Daha yeni Daha eski