2025’e başlarken…



Uzun ve yorucu bir yıl oldu. Ne yaşamadık diye şöyle geriye dönüp baktığımda çok az şey var. Savaş, şiddet, kriz, yolsuzluk, yoksulluk… Hepsini geçtim ölen çocuklar, bebekler, kadınlar…

Stersi bol bir yıl oldu. Sosyal ve ekonomik anlamda tıpkı son birkaç yılda olduğu gibi olumsuzluklarıyla, kötü anılarıyla hatırlanacak bir sene daha geride kaldı. “Yok artık” dedirtecek cinsten yaşadığımız gelişmeler üzülmek için fazlasıyla yeterken ne kadar ders alınacağı konusunda ise yeterli gelecek mi emin değilim. Zira yaşadıklarımızdan sorumlu olanların sorumsuzluk üzerine yaşamları kimseye ne istifa gibi bedel ödetti ne de ders alıp hatadan dönülmesini veya bir daha yapılmamasını sağladı.

Ekonomik olarak kriz bir kez daha iliklerimize kadar hissedildi, yordu, yıprattı. Türkiye sosyal ve ekonomik olarak sürekli “tokat” yerken bunlara hem iç politikada hem de dış politikada yaşananlar eklendi. 2024’e veda ederken içeride yaşanan Abdullah Öcalan meselesi, Anayasa tartışmaları, siyasilerin oluşturduğu suni gündem bizi daha çok yoracak. Kim bilir belki de erken seçime giden sürecin ilk adımları atılacak.

Her ne kadar içeride bir kısmı suni gündem olsa da özellikle Abdullah Öcalan meselesi ve Suriye’ye olası bir askeri harekat erken seçime gidecek yolun ilk kilometreleri olabilir. Bu yıl Abdullah Öcalan konusunda yaşanacak olanlar siyasetin yeniden dizayn edilmesini sağlarken Suriye’ye de yapılacak bir asker harekat yeni gelişmelerin ilk süreçleri olabilir.

İkisini de neden söylediğimi ve ne olacağını elbette ki ilerleyen günlerde yazacağım. Çünkü ikisi de hem iç siyaseti hem Türkiye’nin sosyal hayatını hem de ekonomisini doğrudan etkileyecek. 2024 bizi yordu, üzdü.  2025 heyecanı, mutluluğu, barışı, özgürlüğü, vicdanı, huzuru ve elbette sağlığıyla gelsin. Dilediklerinizin ve dualarınızın olması umuduyla…

Mutlu yıllar…

Daha yeni Daha eski