Bundan 5 ay önce tarihler 31 Mart’ı gösterdiğinde Cumhuriyet Halk Partisi beklenen aksine sandıktan büyük bir zaferle ayrıldı. Hatay hariç elindeki bütün belediyeleri kazandığı gibi Ege Bölgesi’nin tamamını, Marmara Bölgesi’nin de büyük bölümünü yönetir konuma geldi.
O gün de ayısını yazdım, söyledim şimdi de diyorum
bunlar bir tepki oyu. Yani CHP çok iyi olduğu için değil, iktidar kanadı ülkeyi
yönetemediği için CHP bu kadar yüksek bir oy oranı aldı. Yerel seçimlerde kimisi sandığa gitmedi giden de CHP dedi.
Neden CHP peki?
O günkü muhalefete bakınca sonuç açık seçik ortada. Savrulmuş, halkından uzaklaşmış ve kendi içindeki durumuyla boğuşan il teşkilatı, istifa eden milletvekilleri, ne olacağı belli olmayan bir İYİ Parti; Kürt
sorunu diyerek yıllardır mecliste olmasına rağmen her karara tepki veren ama
adı sürekli muhalif cenahta Ak Parti ile acaba anlaşır mı sorusu sorulan hatta bunlar yetmezmiş gibi sokak hayvanları yasası daha Resmi Gazete'de bile yayınlanmadan sokaktaki hayvanları toplamaya başlayan bir DEM Parti; oyu olmayan siyasi partiler topluluğu… Bu ortamda her şeye ve herkese rağmen en fazla ayakta durmayı becermesinin yanı sıra köklü geçmişiyle CHP
oyları aldı. Sonuca bakarsanız ister öyle isterse böyle CHP bugün Türkiye’nin
birinci partisi konumuna geldi.
Şimdi o birinci parti konumuna gelen CHP’ye bakın lütfen.
Elinizi nereye atsanız elinizde kalıyor. Bir yanda Ekrem İmamoğlu Mansur Yavaş
meselesi, diğer yanda birbirine dirsek gösteren milletvekilleri, il başkanları,
ilçe başkanları başka bir yerde ise sosyal medyada durmadan Kemal Kılıçdaroğlu’nu
öne çıkaran paylaşımlar…
Birinci parti konumuna gelmiş, dünya kadar belediyeyi almış, bugün -her ne kadar seçim sürecinde olmamamız nedeniyle inandırıcı bulmasam da- anketlerde birinci parti görülen başka bir parti olsa bahar mevsimi yaşanırdı. Ama CHP'de böyle bir şey söz konusu değil. Ülke değil, kişi meselesi var.
Dikkat çekiyorum: Bu CHP bu ülkede iktidar olamaz!
Bakınız.
Birinci parti olmuş bir partinin üyelerinden beklentinizde örgütlenmek, birlikte yürümek ve o partiyi bir şekilde iktidar yapmak vardır. Ama CHP öyle değil. Kemal Bey’e yakın olan grup çıkıyor sürekli aday oluyor diye paylaşımlar yapıyor, sürekli ya birilerini hedef gösteriyor ya da partinin önüne taş koyuyor. Eğer amacınız gerçekten suçunu açığa çıkarmaksa, "ipe asmaksa" bunu zaten kimi gazeteciler yapıyor. Ama mesele belediye ya da ülke değil. Mesele kişisel.
Diğer partilere bakınız lütfen!
Kendi içinde birbirine "düşman" bu denli kaç parti var bilmiyorum. Bunu bugün için söylemiyorum. Geçmişe bakın göreceksiniz. Partinin her yükseldiği dönemde bir isim ya aday oldu ya da zemin hazırladı. Çünkü inandı, iktidara geleceğini hissetti. Ama onlar hep kaybetti. Tıpkı 22 yıldır olduğu gibi. Çünkü CHP Ecevit’ten bugüne kadar bir türlü bu halkı çözemedi, formülü bulamadı. Hep “ben” dedi. Belediye başkanları, adayları yıllarca bunu yaptı. Önce ben dedi.
Bunu her dediğinde kaybetti. Şimdi eylülde kongre var
ve yine “ben” diyenler konuşuyor, yazıyor, paylaşıyor. Bu CHP’yi “ben” diyenler
ne hale getirdi hala farkında değil (mi?)